AZİZ SANCAR'DAN ALİ COŞKUN'A MESAJ

Nobel Ödüllü Türk Bilim İnsanı Prof.Dr. Aziz Sancar, Ordu Tabip Odası Başkanı Uzm.Dr. Ali Coşkun'a mesaj gönderdi. Sancar, Coşkun'a yolladığı mailde üzerinde çalıştığı 'tüberküloz basili' konulu makalelerinin 14 Mart Tıp Bayramı olması nedeniyle deprem felaketinde canla başla çalışan sağlık çalışanlarına adadıklarını söyledi. Uzm.Dr. Ali Coşkun ise mesaja yer vererek 14 Mart Tıp Bayramı'yla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Konuyla ilgili açıklama yapan Ordu Tabip Odası Başkanı ve Özel Ünye Çakırtepe Hastanesi Başhekimi Uzm.Dr. Ali Coşkun, “Afet Yönetimi gönüllülük yerine, profesyonel yaklaşımla yeniden dizayn edilmelidir!” diyerek Nobel Ödüllü hekimimiz Prof. Dr.Aziz Sancar’ın, Ordu Tabip Odası Başkanı olarak tarafıma gönderdiği 10 Mart 2023 tarihli mail mesajı: “Sevgili Kardeşim Dr.Ali Bey, en son makalem tüberkuloz basili üzerine ve yazarların ben dahil ÜÇÜ TÜRK. Makaleyi Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü vesilesiyle Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’deki salgın tüberkülozu kontrol altına alan sağlık çalışanlarına adadık. Makale hakemlerdeyken, Deprem felaketi oldu ve bir dereceye kadar bu makaleyi 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle deprem felaketinde canla başla uğraşan sağlık çalışanları kardeşlerimize de adıyoruz. Ogün Adebali / Cansu Köse / Aziz Sancar. Sevgilerimle, Kardeşiniz Aziz.” Ünlü bilim insanı Aziz Sancar’ın maildeki mesajına yer verdi.

“Teknik Araç ve Gereçler Yeniden Dizayn Edilmeli”

Deprem felaketindeki arama kurtarma çalışmalarının önemine değinen Ordu Tabip Odası Başkanı Uzm.Dr. Ali Coşkun, “Pandeminin yaralarını henüz sarmaya çalıştığımız bir dönemde, Asrın Felaketi olan ve 11 güzel ilimizi kötü etkileyen deprem, ülkemizin dörtte üçüne yakın coğrafi yüzölçümünün deprem, heyelan, sel, su taşkınları, orman yangınları gibi doğal afetlere her an maruz kalabilecek bir durumda olması, afet yaklaşımlarımızın yeni baştan, detaylı olarak ele alınması gerektiğini gözler önüne bir kez daha sermiştir. Felaketlerin özellikle ilk 7 günü içerisinde, arama kurtarma çalışmalarının önemi ile kurtarıcılara duyulan ihtiyaç, termal kamera gibi teknik ekipmanların oynadıkları hayati rol, nitelik ve nicelik yönünden daha fazlasına duyulan ihtiyaç, enkaz altından kurtarılırken ve sonrasında öncelikle ortopedi ve travmatoloji gibi tıp branş hekimlerine de azami derecede ihtiyaç duyulması, bu branşların ve tüm teknik ekipmanlarının, ülkemizin şartlarına göre yeniden dizayn edilmesinin de önemini gözler önüne sermiştir.” ifadeleriyle teknik araç ve gereçlerin ülke şartlarına göre yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söyledi.

“Afet Bakanlığı Kurulmalı”

Açıklamasında afet tıbbının ve Afet Bakanlığı kurulmasının öneminden bahseden Coşkun, Güzel ülkemiz için önerimiz: Yakın bir gelecekte, belki de bir ‘’Afet Bakanlığı’’ bünyesinde, hem arama kurtarma yönünü daha profesyonel hale getirilmesi, hem de üniversitelerimizin de yol gösterici ışığı ile, AFET TIBBI’nın, tıp müfredatı içerisinde daha geniş ve gerçek-yoğun uygulamalı olarak yerini almasıdır. Sahip olduğumuz coğrafya nedeniyle ayrı bir önem taşıyan, afetlere müdahaleler, asla gönüllü keyfiyetine bırakılmamalı, ivedilikle profesyonel girişimlere başlanılmalıdır.” dedi.

Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE)’nin faydalı bir kuruluş olmasına rağmen daha profesyonel çalışmalar yaparak afet alanına ağırlık vermesi gerektiğini belirten Coşkun, “Senede belli zamanlarda tatbikatlar yapan ve değişik sağlık kurumlarında asli görevleri olan sağlık personellerinden oluşan Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE), fedakar sağlık personelleri tarafından gönüllülük esasına göre 2004 yılında kurulmuş faydalı bir oluşum olmasına rağmen, hem daha nitelikli, hem de daha nicelikli olarak profesyonelleşmeye doğru hızlı adımlar atılarak, bulunduğumuz coğrafyada primer işi ‘’AFET‘’ olan profesyonel ekiplerle profesyonel UMKE’nin oluşmasının gerektiği, artık iyice görülmektedir.” ifadelerini kullandı.

Ordu Tabip Odası Başkanı Ali Coşkun’un açıklamasının devamı şöyle,

“Asrın felaketinde, tüm dünyayı kendine bir kez daha hayran bırakan aziz Türk Milleti, Devleti ile el ele yaraları ilk andan itibaren sarmak için seferber olmuştur.
Bu büyük millet ve Yüce Türk Devleti elbette bu yaraları saracaktır. Unutulmamalı ki: Milletimizin depremin ilk haftalarında gösterdiği muazzam yardımlaşma kararlılığını, bu yardımlaşmanın 2-3 yıla kadar devam edebilecek uzun soluklu bir iş olduğunu bilerek sürekliliği sağlamasına, hekimlerimizin de aynı düşünce ile o bölgedeki meslektaşlarımızı dinlendirme gönüllülüğüne talip olmasına, Sağlık Bakanlığımızca da bu trafiğin olması gerektiği gibi yönetilmesine ihtiyaç olacaktır. Bu aziz ve şefkatli milletin bağrından İbni Sina’lar, Tarık Nusret’ler, Tıbbiyeli Hikmetler, Refik Saydamlar, Nusret Fişekler olarak çıkan Türk Hekimleri olarak bizler, Milletimize söz veriyoruz. Son nefesimize kadar, hangi felaket gelirse gelsin milletimizin elini, bir an olsun bırakmayacağız. Her zaman olduğu gibi Milletimizin mukaddes canını, kendi canımızdan aziz bileceğiz. Deprem felaketinde Hak’ka yürüyen hekimlerimize, sağlık personellerimize, insanımıza Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Ölen hekimlerimizle, insanımızla bizler de öldük, ama onlar ve emanetleri bizimle yaşayacaklardır.”