Kelime anlamı olarak ‘’sinirsel iştah kaybı’’ olarak tanımlanan Anoreksiya nervoza, ciddi tıbbi komplikasyonlara ve psikolojik bir morbiditeye (hastalığa) yol açabilen psikiyatrik bir hastalıktır. Anoreksiya hastalığı olan kişiler, kilolu olmadığı halde kendisini aşırı şişman olarak görürler ve bu histen kurtulmak için de yemekle aralarına mesafe koyarlar.
Bu durum, hem fiziksel, hem de psikolojik bir rahatsızlıktır. Buna ek olarak, sosyokültürel faktörlerin yeme bozukluklarının gelişiminde etkili olduğu da bilinen bir gerçektir.Toplumun zayıflığa önem vermesi, aile içi iletişim, çocukluk travmaları , arkadaşlar ve kitle iletişim araçlarından gelen baskılar anoreksiya nervozanın gelişiminde önemli bir faktördür. Sosyal medya, bireylerin sürekli olarak idealize edilmiş beden imajlarıyla karşılaşmasına neden olur.
Filtrelenmiş ve düzenlenmiş görüntüler, gerçek dışı beklentilere yol açar. Bu durum, özellikle gençler arasında beden memnuniyetsizliğine ve anoreksiya riskine yol açabilir. Özellikle de kadınlar zayıf olmanın desteklendiği sosyokültürel baskıdan daha çok etkilenir. Bu sebeple diğer yeme bozuklukları gibi anoreksiya nervozanın da, fiziksel görünümün önemli olduğu mankenlik, oyunculuk, bale ve atletizm gibi ilgi ya da meslek alanlarına sahip bireylerde görülme olasılığı daha yaygındır.
Anoreksiya nervozada, besin alımının aşırı sınırlandırılması, düşük kalorili yiyecekleri tercih etme, çok az yeme, müshil vb. ilaçlar kullanma, aşırı derecede egzersiz yapma, uzun süre tuvalette kalma gibi özgün davranışlarda bulunulan bir yeme bozukluğu tablosudur. Bu kişiler, aşırı yemeden sonra şişmanlayacakları korkusuyla boğazlarına parmaklarını bastırarak kusarlar.
Sık sık bunu yapan kişilerin el sırtında deri sertleşmesi olabilir. Sık kusan kişilerde mide asidinin etkisiyle dişlerde bozukluklar, çürümeler olur. Kalp ritim bozuklukları ve kalp yetmezliği, düşük tansiyon ve bayılma, kas kaybı ve güçsüzlük, böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları, hafıza sorunları, hormonal düzensizlikler yaygın olarak görülürken tedavinin ertelenmesi veya reddedilmesi halinde ölüm görülebilir.
Diğer tüm yeme bozukluklarının tedavisinde olduğu gibi anoreksiya nervozanın da tedavisinde ilk adım beslenmenin düzenlenmesi ve beden ağırlığının normal sınırlara getirilmesi olmalıdır.
Beden ağırlığı stabil hale getirildikten sonra; bilişsel davranışçı terapi, destekleyici psikoterapi, motivasyonel görüşme, aile terapisi ve bilişsel terapi gibi çeşitli psikoterapi yöntemlerinden en uygun olanı uygulanmalı, hastanın genel tıbbi durumu doktor, psikolog ve diyetisyenden oluşan bir ekip tarafından kontrol edilmelidir.
FACEBOOK YORUMLAR