Günümüzde hazır gıdalar hayatımızda büyük yer kaplıyor. Pratik olmaları, uzun süre bozulmadan saklanabilmeleri ve elbette lezzetli olmaları onları cazip hale getiriyor. Ancak bu lezzetin arkasında çoğu zaman farkında bile olmadan tükettiğimiz bir katkı maddesi var: Monosodyum Glutamat, yani halk arasında bilinen adıyla “Çin Tuzu”.
MSG, gıdalara umami adı verilen “etli, doyurucu” tadı kazandırmak için kullanılan bir lezzet arttırıcıdır. Özellikle hazır çorbalar, cipsler, dondurulmuş ürünler, et bulyonlar, salam ve sosis gibi şarküteri ürünlerinde yaygın olarak bulunur.Hazır noodle ürünleri, aromalı atıştırmalıklar da MSG açısından zengindir. Ambalajlarda genellikle “monosodyum glutamat” ya da “E621” adıyla yer alır.
MSG’nin tek amacı lezzeti artırmak olsa da, bazı araştırmalar bu maddenin beyindeki açlık-tokluk dengesini etkileyebileceğini gösteriyor. Özellikle beynin hipotalamus bölgesini uyararak tokluk hissini baskılayabileceği ve kişinin daha fazla yemek istemesine neden olabileceği düşünülüyor.
Bilimsel olarak “bağımlılık” tanımıyla ifade edilecek düzeyde bir etki olduğu kesin olarak kanıtlanmış değil. Ancak bazı kişilerin MSG içeren ürünlere karşı tekrarlayan bir yeme isteği geliştirdiği ve bu durumun zamanla bir alışkanlığa dönüştüğü gözlemleniyor. Özellikle gençler arasında sıkça tüketilen hazır noodle ürünleri, MSG içerikleri nedeniyle bu davranışı pekiştirebiliyor.
MSG’nin sağlık üzerindeki etkileri uzun yıllardır tartışmalı bir konu. Bazı bireylerde migren tarzı baş ağrıları, mide rahatsızlıkları, yorgunluk hissi gibi belirtilerle ilişkilendiriliyor. Özellikle MSG’ye karşı hassasiyeti olan kişilerde bu semptomlar daha belirgin hale gelebiliyor. Bağışıklık sistemini zayıflatabileceği, hatta hormonal dengelere etki edebileceği de bazı çalışmalarda öne sürülmüş durumda.
Bu katkı maddesi dünya genelinde de tartışmalara yol açmıştır. Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Avusturya, İsveç ve Vietnam gibi bazı ülkelerde MSG’nin kullanımı belirli ürünlerde kısıtlanmış ya da yasaklanmıştır.
Peki bu bilgiler ışığında nasıl bir yol izlemeliyiz?
Öncelikle etiket okuma alışkanlığı edinmek büyük bir adımdır. Tükettiğiniz ürünlerin içeriğini kontrol etmek, özellikle “E621” kodunu gördüğünüzde dikkatli olmak gerekir.
Unutmayalım ki, sağlıklı beslenmek yalnızca kalori saymak ya da kilo kontrolü yapmakla sınırlı değildir. Tükettiğimiz gıdaların içeriğini bilmek, bilinçli tercihler yapmak hem beden hem de zihin sağlığımızı korumanın en etkili yoludur.
FACEBOOK YORUMLAR