Telefonu şarjda, kahvesi soğuk, gözü haberde… Ah, gazetecilik.
Gece saat 02.47.
Ben: “Yazıyı şimdi göndersem mi, uyandırır mıyım?”
Vicdanım: “Sabah gönder kızım.”
Cesaretim: “Yolla gitsin.”
Gönderdim.
Beş saniye sonra cevap geldi:
“Uyanıktım zaten”
O anda içimden dedim ki:
Ah, gazetecilik…
Çünkü bu başka bir meslek.
Sabahın köründe gündemle uyanmak…
Gece uyuyamayıp memleketin halini düşünmek, takip etmek…
Bazen kahveyi içemeden üç paylaşım yapmak…
Ve hâlâ “ben biraz geç kaldım” demek.
Eskiden gazeteci dendi mi, gözümüzün önüne elinde not defteriyle koşuşturan biri gelirdi...
Şimdi mi?
Bir elinde telefon, diğerinde tripod!
Bir yandan sıcak haberi yazıyor, diğer yandan Instagram algoritmasıyla sinir savaşı veriyor.
Gazeteci artık sadece haberi yetiştirmiyor;
Haberin hem manşetini, hem etiketini, hem de “hikâyesini” yazıyor.
Kamerayı kurup canlı yayın yapıyor, sonra kendi yayınına kendi yorum yapıyor.
Yani gazetecilik, hem sahne önü, hem sahne arkası.
Hatta başlık daha dikkat çeksin diye üç kelimeye dört emoji koyuyor.
Altına da yorum geliyor:
“Clickbait yapmayın!”
Ah canım…
Sabah beşte kalk, toplantıya git, haber çıkar, story çek, reels yap,
Üstüne bir de clickbait fırçası ye!
Gazeteci dediğin artık kırk mesleğin karışımı.
Haber sadece bilgi değil, tebessümle birlikte gidince nasıl da seviliyor.Geçtiğimiz günlerde Ünye’de düzenlenen “Gökçe Bebek” kermesi, meydanı umutla doldurdu. Üç gün boyunca yüzlerce insan bir bebeğin yaşam mücadelesine omuz verdi. Bu haberi paylaşan gazeteciler, sadece bir olayı değil, bir umudu çoğalttı. Çünkü gazetecilik bazen sadece anlatmaz; iyiliği büyütür, yüz güldürür.
Gazeteci bazen de günü güzelleştiren bir cümle yazar.
O yüzden her haber, küçük bir iyilik gibi düşer önümüze.
Ve biz sabah gazetemizi açtığımızda,
Ya da sosyal medyada “son dakika” gördüğümüzde,
Sadece bir bilgi değil,
Bir emeğin özetini okuyoruz aslında.
Ah, gazetecilik…
Geceleri uykusuz kalıp, gündüzleri bizi bilgilendiren güzel meslek.
Varsın sabaha karşı “Aynen” desin bir gazeteci,
Biz o kelimede ne çok emek, ne çok tutku, ne çok uykusuzluk olduğunu biliriz.
Ve bu yazı,
Gece haberini yetiştirmek için uykusundan değil,
Mesleğinin vicdanından uyanan tüm gazetecilere selamdır.
Çünkü siz anlatmazsanız, biz duyamayız.
Siz uyanık kalmazsanız, dünya eksik uyanır...
FACEBOOK YORUMLAR