Sonbahar Ünye sokaklarına uğradığında evlerin içinden tanıdık bir telaş yükselir. Bir yanda kaynayan kavanozlar, bir yanda incecik açılan hamurlar, iplerde asılı kurutmalıklar… Kadınlar kış hazırlığına girişmiştir. Konserveler, tarhanalar, erişteler, kuru yufkalar, turşular, meyve suları, kuru meyveler… Hepsi tek tek hazırlanır, kavanozlara yerleştirilir, maharetli ellerden ev halkının geleceğine taşınır.
Bugün market raflarında her şeyin hazırı bulunur belki ama kadınların kış hazırlığı bambaşkadır. Çünkü orada sadece yiyecek değil; tasarruf, sağlık, emek ve sevgi vardır. Çalışan kadın, işten eve gelir; gece yarısı kavanoz kapaklarını kapatır, sabahın ilk ışığında tarhanayı serer. Bir yandan evin yükünü taşır, bir yandan geleceğin bereketini hazırlar.
Kış hazırlığı yapan kadın aslında geleceğe yatırım yapar. Ev yapımı konserve ve turşular yalnızca mideyi değil, gönülleri de doyurur. Çünkü sofraya konan erişte tabağında sadece hamur değil, sabır vardır. Turşu kavanozunda yalnızca sebze değil, sevgi vardır.
Ünye’nin kültüründe bu hazırlıklar hâlâ canlıdır. Komşular birbirine yardım eder, biri yufka açarken diğeri kavanoz kapaklarını kaynatır. Bu kültür sadece yiyecek değil; dayanışma, paylaşma ve birlikte üretme geleneğini de yaşatır.
Ve işin bir de tatlı esprisi vardır. Biz kadınlar kavanoz kapaklarını kapatırken oldukça güçlüyüzdür. Öyle sıkarız ki, adeta açılmaz hale gelir. Ama kışın o kavanozu açmaya geldiğinde birden güçsüzleşiriz! Aslında açarız ama açmıyormuş gibi yaparız. Çünkü bu, eşimize naz etmenin en zarif yoludur.
“Sen bizim evin yiğidisin, bak sensiz kavanoz kapağını bile açamıyoruz. Sen bu evin direğisin…” demektir bu aslında. Bir yandan sevgiyi, bir yandan bağlılığı göstermenin ince zekâsıdır.
İşte bu yüzden boşuna denmemiştir: Yuvayı dişi kuş yapar. Çünkü biz kadınlar hem güçlü hem zekiyiz. Kavanoz kapağını da sıkarız, evin direğini de onurlandırırız. Bir kavanozun kapağında bile sevgiyle yoğrulmuş hayat dersleri gizlidir...
FACEBOOK YORUMLAR