Mehmet Kıyak

Mehmet Kıyak

[email protected]

Neyin İntikamı

04 Ekim 2025 - 17:33

Hafta sonlarımız Önemli kültürlerimizden sayılan düğün törenleriyle geçer. Şehir içinde bahçeli otoparklı geniş büyük lüks düğün salonlar yok.

Gençliğimizde nüfus sayımızın düşük olduğu yıllarda şehirde yaşayanlar bile köylerinde düğünlerini yaparken, köyü olmayanlar da sokak aralarında kurdukları masalarla misafirlere yemek ikramlarıyla, bir kenarda bağlama davul zurna org eşliğinde eğlencelerle gerçekleşirken köylülükten çıkıp şehirlileşince arayış, eziyetten kurtarıcı salonlar tarihe geçti.

Yalıdaki kiliseden sonra belediyenin yaptığı, kapıda apoletli Rahmetli Arif’in beklediği salon çok lüks gelmişti bize. Şimdikilere göre çok küçük olan salonlar geçmişin yaşamı dillendirilirken ister istemez gerçeklerden çoktan koptuk.

Bu günkü gibi park sorunu bir yana araba yoktu. Sokakları at arabalarının nal sesleri inletirken en çok hamalların el arabaları zamanın ve yaşamın bellekte bıraktığı izlerle geçti geçmiş.

Hamal arabalarına lambalı ağır siyah beyaz televizyonları battaniyeye çarşafa sarıp tamircilere götürülüşlerini unutamam. At arabaları pahalıydı, kimi iple bağlayıp sırtına yükleyerek televizyon tamircisinin yolunu tutardı. El arabalarını anımsamam ama atlarla gelinlerin alındığı. At arabalarıyla sünnetlerin düğünlerin yapıldığı, buzdolabının, trafiğin, trafik polisinin olmadığı apik polisinin olduğu yıllar.

Şimdi ne at arabası ne de el arabası kenarda köşede kaldıysa müzenin önüne ya da görünür bir yere pek yakışır

Aradan geçen zaman öylesine büyük ki Modern çağ ne çabuk geldi. Geçtiğimiz hafta Acara düğün salonunda yeğenim Gülşah Hamarat’ın masallar gibi düğünündeyiz. Büyük küçük genç yaşlı çoluk çocuk kadın erkek pırıl pırıl ortalık neşe içinde şıngır mıngır..  Pistte içimden geldi benim canım da oynamak istedi desen yer yok. Gecenin saat 22.00’si eğlencenin tam ortasında araya girip ortaya çıkan huzursuz bir anons

-Yol kenarında aracı olanlar işlem yapılıyor ceza yazılıyor lütfen araçlarınızın başına.
Masalardan birer ikişer hareketlenmeler. Düğün salonu şehirden uzakta çok uzakta olmasına rağmen, devletimiz çok büyük, hükümet çalıştırıyor gece yarısına on kala olmasına rağmen, demeden alamadım kendimi. Gülşah Hamarat’a tekrar mutluluklar dilerken bu sefer şehrin batı yakasında Rama’da Otelinde dostum İrfan Şahin’in oğlu Yunus’un düğünündeyiz.

Beyler beyefendiler hanımlar hanımefendiler huzurlu bir ortam fonda hafif bir müzik. Salonun dolmasına rağmen akan kalabalığın içinde anonsla birlikte Eski İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin de teşrif etmiş, garsonlar da yemek servisinde. Daha bir lokma almadan tanıdık bir anons,
-Yol kenarlarında aracı bulunan araç sahipleri ceza yazılıyor lütfen aracınızın başına.

Cezalar da ağır, yasa çıkarmada çok hantal olmasına rağmen paralı yasalarda biraz aceleciler. Ulan dedim bunlara ceza vermektense damat Yunus’a verseydik fazlasıyla desek de aceleyle asansöre doğru koşmaya başladık.

Asansör dolu kendini içeri atan cezadan kurtulabilecek mi o da şüpheli gidene kadar şipşak halletmişlerdir çoktan.

Asansörde garibanın biri,
-Abi mahalle arasına bıraktım arabamı, acaba ceza yer miyim?
-Nerden bileyim, bildiğim biz yemeği yiyemedik.
Asansörden inip kapıya geldiğimizde hemen sağa sola bakıp ekip arıyorum kimsecikler yok ne tepe lambalı ne de yer lambalı. Yol kenarları pırıl pırıl temizlenmiş, gelenlerde boşluk bırakmadan tekrar dolduruyor.

Düğünlerimizi akşam hava karadıktan insanlar evlerine çekildikten sonra geceleri yapıyoruz.  O saatte arabanı alsan nereye götürecek yurttaş mahalle araları da dolu Türkiye yüzyılında. Bu durumlarda ceza yerine toplumumuza yaraşır görev yörüngesine girmek çok mu zor? Birbirimize yapılan bu kepazelikten zevk mi yoksa intikam mı alınıyor.

Güneydoğudaki yurttaşlar salt kendilerine eziyet yapıldığı sanılıyor. Anadolu hiç onlardan aşağı değil. Nedir bu onlar için normal basit dediğimiz olay,  şu yazıyı yukardan aşağıya tekrar okuyun. Düğün sahibine misafirlere sorun. Bir belediye başkanının, kaymakamın, valinin, savcının, müdürün, amirin meclisi olsaydı milletvekilliği, bakanlık yapmış Sn. İdris Naim Şahin İçişleri Bakanlığında olsa böyle mi olur? Olmamalı zaten ama günümüz Türkiyesi.

Yazılı olan ya da olmayan toplumsal yasalardan en başta toplumu ve insanları çukura düşürmeden nepotizmi ve kronizmi kavramaları gerek. Yoksa kin nefret ve intikamların sonu gelecek gibi değil.






 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum