Yönetenler Nasıl Karıştırmasın...

Kafam çok karışık… İki haftalık yıllık izin dönüşü, gündemin kargaşası hangi sözcüklerle başlamanın ağırlığı içinde kalıyor insan.

Gündemin sarmalı;

-Vay canına, demekten alıkoyamıyor.
Hindistan-Afganistan savaşı başlamış, bizimkiler, füzeler havalanmadan başladılar. İhasından Sihasına cımırından frekans kesicilerine. Savaş bitti Türk malları raflardan indi. Bildiğimiz, ya bilmediğimiz fabrikalarını Hindistan’a taşıyan işadamlarımızın durumu. Aynısı Karabağ’da karşılaştık kafası bozulan Aliyev’le Allah’tan kısa sürede durum düzeliverdi. Diplomasiyi biz bilecek değiliz ya!
Rus uçağı düşürüldü, biri oradan ben düşürdüm, biri buradan ben düşürdüm. Az daha ben de düşürdüm diyecektim bir araya girip yer bulamadım. Bu arada 3 milyar metre küp gaz bulundu. Dünyayla, komşularımızla eskiden olduğu gibi şu günlerde İsrail’le kullanılan diplomatik dil. Eskiler bilir, eski Başbakanlardan Turgut Özal da ağzından kaçırdığı Türk -Cumhuriyetleri sözcüklerinin zararını.

Bizim ne yediğimiz belli değil hormonlu hormonsuz ne bulursak götürüyoruz, hele bu günlerde seçeneğimiz yok, fakat siyasetçiler yediklerine içtiklerine dikkat etmeli. Sayın Bahçeli’nin grup toplantısın da birdenbire;

-Buraya gelsin, konuşsun, yemek de yiyelim çıkışı sonrası ben ne yaptım diyerek hasta olmuş, Allah’tan günler sonra da olsa kendisini toparladı. Peşinden Diyarbakır’ın merkezine kameralar kuruldu, Suriyelilerin gidişinde Habur’da kurulduğu gibi. Kime hitap ediliyor belirsiz  siyasete mi, ya da başka bir şeye mi, halkamı, endişe kaynağı kuşku iç içe.

Siyaset sokakta ekranlarda mikrofon başında grup toplantılarında zaman harcıyor. Etnisiteye dayalı jargona verilen dil.

Kürt deyince bitti mi, Kürt Ermenisi Kürt Yahudisi, Kürt Alevisi ağalar aşiretler, göç edenler.
Ya bizim demokrasimiz. Çerkez’in Ermenilerin, Gürcülerin Lazların Nalcıların, bu siyasetle zıvanaya girmek zor. Cezaevlerimizin nüfusu 24 ülkenin nüfusunu geçmiş. Mevcut yasalar insanımızı suça meyilli koşullar yaratırken, Çocuk yaştaki suçluların oranı büyüklerle yarışıyor. Adalet saraylarındaki adalet hangi odada belirsizliğini koruyor. Yeni Anayasa meclisten çıkmayı beklerken kimlere açık kimlere kapalı.

Milletvekilleri iki yılı doldurup içinde bulunduğumuz ay da emekliliğe hak kazandılar bundan sonra yeni yasa olur mu bilinmez…

Sağlık Bakanlığı obeziteyle mücadelede mide küçültme ameliyatı için ücretsiz destek veriyor, ekonomik mi kaplanılan hacim mi kuşkuya kapılmamak elde değil. Eski yasa da, ev hapsi, adli kontrol, iyi kötü hal, kontrolsüz salıverme yeni yasanın neresinde olacak. Farklılık olsun diye her kafadan ses çıkıyor. Hamile kadını tutuklayamazsın kanun var diyor konuşan. Ya insanlar, aha sana kanun deyip üzerimize salıveriliyor.  Sürekli suç işleyen kadın hamile kalıyor en sonunda 14. Gebeliğinde hakimin canına tak edip tutukluyor.

Boşuna onca gebelik onlarca çocuk, moda deyim güncelleme. Suçlar da bilimsel işleniyor yeni Anayasa da akla gelir mi, kutlamada havai fişeği evin damındaki mebranı tutuşturup yangın çıkarırken. Kullandığımız yasanın çıktığı yıllarda suçu kiremit engelliyordu .  

AK partiden önce ampulün içine kamera yerleştirmek suç muydu? Arabadan inip kavgaya karışana ağır ceza Ocak ayında dillendirilmiş aradan geçmiş 5 ay. Güncel sorunlara güncel yasa, karışık bir coğrafyadayız. Karıştıranlarda siyaset ve siyasetçiler barış içinde yaşamak bile bela mı getiriyor. Yazdıkça insanın aklına öyle şeyler geliyor ki, bayram tatiline gelen dostum,
-Memet abi ne olacak memleketin hali,

-Şimdi olacak iş mi? Eskiler kadehleri tokuşturarak çözülürdü sorunlar. O da olacak gibi değil, hele yeni yasa bir çıksın.

Siyaset kadar insanlar da siyasette tarikatta dergahta dernekte birbirini tanıyarak kuyruk tamamlanırken partilerden çok insanların ortak sorumluluğu Birbirini tanımayan her türden insanın sorunlar karşısında bir araya gelmesiyle demokrasi güçlenir.

Güvenli ve istikrarlı bir ülkede yaşamakta daha önemli ne olabilir. Bir de kızıyorlarmış, yazmayın konuşmayın, bu yazılarda ne eleştirilerden istifade edelim demek yerine.

Yoksa cennet ülkemizi insanlıktan uzak çağdışı düzene sürenlerin gözüne kum kulağına kar suyu mu kaçtı? Yazarken bile bu kadar karıştırırken yönetenler nasıl karıştırmasın…