SOMUNCU BABA ve KÖREBE OYUNLARI…

Mehmet Kıyak mehmetkyak@outlook.com

Sabahın körü, ‘ben giderim desem’ de hanım kırmızı montunu çoktan giymiş, ‘Bu sabah pideyi ben alacağım.” dedi. Biz öyle gördük, büyüklerimiz, gün doğmadan işe koyulur, güneşe meydan okurdu. Erkekse bir doğsun güneş…

Şimdi hiç de öyle eskisi gibi değil, insanlar kimi 9’da kimi 10’da işe geliyor hele komşumun biri 12’de diğeri de 13’le 14 arası.
 
Biz hala büyüklerin baskılı öğüdünü üstümüzden atamadık. Dış kapının sesini duyar duymaz hemen Ben de çaydanlığı ocağa koyup dolaptan çıkardığım reçel peynir ve zeytini masaya dizerken yumurtayı pişiremeden hanım geldi. Masaya oturduk,  sıcak pidenin dans eden buharıyla demli çayın buharının masanın üstünde kucaklaşması içimizi ısıtırken laf olsun diye ‘ekmeğe kaç lira verdin?’ diye sorunca,  ’20 Lira’ demez mi?

Yaşamın parçası olan ekmek kavgası üstüne görsel dünyada ve edebiyat dünyasında fazlasıyla insana direnç kazandıran hikayelerle dolu. Biz de ekmekten konuşurken açık olan televizyondan somun Bolivar sohbete dahil olmaz mı? Hep Latin Amerika’dan çıkacak değil ya bizden de somuncu baba çıktı.

‘Ekmek yemeyin, aptal toplumların gıda maddesi demez mi? Bize mi yoksa onlara mı diyordu? Kahvaltıyı ekmeksiz yapmayı düşünürken 20 yılda bir iddianame hazırlanabilirken Silivri’den haber salıyor burası çok güzel soğuk da değil. Somuncu babanın yaptığı yaşam için kendine uygun bir ortam yaratmak. Yoksa milyonlarca ekmeğin çöpe gidişi aptallıktan kurtulmak için miydi?

Yıllar önce İngilizler, Ortadoğu’nun her noktasında cirit atarken, Kral, adamlarına; ‘bu adamlar ne yapıyor?’ diye sorduğunda ‘çorak yerlerde dolaşıp duruyorlar, kara kirli pis sulara bakıp duruyorlar’ demiş adamları.

Bizim Uzun Memet değirmende un öğütme sırası beklerken dere kenarında bulduğu siyah taşları ateşe atıp yandığında Osmanlı’nın seyrini değiştirmişti, Şimdiyse insanımız sondajsız devasa gaz deposu gibi. Bir türlü seyir değişmiyor dünya bizi seyrediyor. Yazarlık düşünsel süreçlerle ilerlerken, bizim gibiler için gözlem yetiyor.

Akşam televizyonlardaki konuşmacılar dezenformasyon ve bant daraltma konusundan bir türlü çıkamadılar. Yazımı henüz bitirmemişken, başımızın belası terör ve Beyoğlu’nda yitirdiğimiz ve yurttaşlar.

Ekmek, giyim, kuşam, derken gidiyor hayat ama Körebe oyunuyla zor…