AV. GÜLAY: "KADIN MÜCADELESİ DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR"
Ordu Barosu Başkanlığı Kadın Haklar Komisyonu, ülkenin her yerinde eş zamanlı gerçekleştirilen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü açıklamasını Ünye Adliyesi önünde de gerçekleştirdi. Ülke genelinde Saat 11.00’de yapılan açıklamaya Ünye’de çok sayıda avukat katıldı.
08 Mart 2023 - 12:24
Ünye Adliyesi önünde düzenlenen etkinlikte açıklamayı Ordu Barosu Kadın Hakları Komisyonu adına Avukat Meltem Gülay yaptı.
Avukat Meltem Gülay açıklamasında, “8 Mart; ailede, toplumda, siyaset, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için; eğitim, kültür, ekonomik ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükselttikleri MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜDÜR. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir. Fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlar eğitim haklarından yoksun kalmakta, istihdam olanaklarından yararlanamamakta, yönetim ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik ayrımcılığa, şiddete neden olmaktadır.” ifadelerine yer verdi.
Yaşanılan deprem felaketi sonrası kadınların önemli ve temel ihtiyaçları olduğuna değinen Av. Meltem Gülay, “Yaşadığımız deprem felaketi de göstermektedir ki, halen kadınların temel ihtiyacı olan gereksinimler sağlanamamakta, ikinci plana atılmaktadır. Bugün, deprem bölgesine ilk gönderilen yardım kolilerinde, kadınların en temel ihtiyaçlarından olan hijyenik pedin bulunmadığı, bölgedeki kadınların bunu talep etmesi üzerine fark edilmiştir. “Hijyenik ped” denilmesinden rahatsızlık duyulması, bunun yüksek sesle söylenmesinin ayıplanması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin açık beyanıdır. Kadınların her alanda var olduklarını, çalışma hayatında eşit fırsatlara sahip olmaları gerektiğini konuşacağımız bu günde, en temel kadın ihtiyacı olan, kadın sağlığının olmazsa olmazı PED kelimesinin yüksek sesle telaffuz edilmesini tartışıyoruz.” dedi.
Açıklamanın devamı şöyle;
“Kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen zihniyetin beslendiği, güç aldığı bir sosyal ve siyasal ortamın sorgulanması yapılmadan, ortadan kaldırılmadan kadının insan hakkı ihlallerinin önlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle ülkemizde, aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğine neden olacak politikaların sonlandırılması gerekmektedir. Bu ayrımcı politikaların sonlandırılması ancak sağlam ve içi dolu eğitimle mümkündür. Kadının özgürce yaşamasında önemli rolü olan 6284 Sayılı Kanunun, uygulama bulmadığı her an, her yerde eşitliğini ve özgürlüğünü savunduğumuz kadınlar yasal haklarına ulaşamamaktadır. Yaşanan deprem felaketinde, yine ilk önce kadın hakları ikincil plana atılmıştır.”
Avukat Meltem Gülay açıklamasında, “8 Mart; ailede, toplumda, siyaset, sosyal ve ekonomik alanlarda eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için; eğitim, kültür, ekonomik ve hukuk alanlarında gerekli çalışmaların yapılması taleplerini yükselttikleri MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜDÜR. Bu nedenle kadın mücadelesi aynı zamanda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin mücadelesidir. Fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlar eğitim haklarından yoksun kalmakta, istihdam olanaklarından yararlanamamakta, yönetim ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamamaktadırlar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik ayrımcılığa, şiddete neden olmaktadır.” ifadelerine yer verdi.
Yaşanılan deprem felaketi sonrası kadınların önemli ve temel ihtiyaçları olduğuna değinen Av. Meltem Gülay, “Yaşadığımız deprem felaketi de göstermektedir ki, halen kadınların temel ihtiyacı olan gereksinimler sağlanamamakta, ikinci plana atılmaktadır. Bugün, deprem bölgesine ilk gönderilen yardım kolilerinde, kadınların en temel ihtiyaçlarından olan hijyenik pedin bulunmadığı, bölgedeki kadınların bunu talep etmesi üzerine fark edilmiştir. “Hijyenik ped” denilmesinden rahatsızlık duyulması, bunun yüksek sesle söylenmesinin ayıplanması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin açık beyanıdır. Kadınların her alanda var olduklarını, çalışma hayatında eşit fırsatlara sahip olmaları gerektiğini konuşacağımız bu günde, en temel kadın ihtiyacı olan, kadın sağlığının olmazsa olmazı PED kelimesinin yüksek sesle telaffuz edilmesini tartışıyoruz.” dedi.
Açıklamanın devamı şöyle;
“Kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen zihniyetin beslendiği, güç aldığı bir sosyal ve siyasal ortamın sorgulanması yapılmadan, ortadan kaldırılmadan kadının insan hakkı ihlallerinin önlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle ülkemizde, aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğine neden olacak politikaların sonlandırılması gerekmektedir. Bu ayrımcı politikaların sonlandırılması ancak sağlam ve içi dolu eğitimle mümkündür. Kadının özgürce yaşamasında önemli rolü olan 6284 Sayılı Kanunun, uygulama bulmadığı her an, her yerde eşitliğini ve özgürlüğünü savunduğumuz kadınlar yasal haklarına ulaşamamaktadır. Yaşanan deprem felaketinde, yine ilk önce kadın hakları ikincil plana atılmıştır.”
FACEBOOK YORUMLAR