3.nesil kahve terimini hiç duydunuz mu? Bu terimle birlikte baristaların adlarını da çok sık duyar olduk. Kahve kültürü geliştikçe kahvenin içeriğine de eskiye kıyasla daha fazla dikkat edilir oldu.
- Nesil kahve: isminden de anlaşıldığı gibi akımların ilki olan birinci nesil kahvecilik, suda çözülebilen kahveler ile 1900’lü yılların başına dayanıyor.
- Nesil Kahvecilik için, 1960’lardan sonra ortaya çıkan zincirleme kahve şirketlerinin oluşturduğu bir anlayış diyebiliriz.
- .Nesil Kahvecilik: Üretildiği toprağın cinsinden, yetiştiricisinden, kavrulma şekline kadar her detayının önem kazandığı üçüncü dalga kahvecilik akımının asıl amacı kahveden aromasını kaybetmeden, en iyi tadı alabilmektir. Tüm aşamalar göz önünde bulundurulduğunda da kahvenin içeriği ve kavrulmasıyla ortaya çıkan akrilamid miktarı 3. Nesil kahveciliğin yaygınlaşmasıyla dikkat çekiyor.
Kimyasal akrilamid veya akrilik amid, beyaz, kokusuz, kristal bir bileşik. Aslında bu bileşik aminoasit ve şekerlerin yüksek sıcaklıktta (120C) reaksiyonu ile oluşuyor. Bu kimyasala aşırı maruz kaldığınızda sinir sisteminize zarar verebiliyor. Ayrıca kanser riskini arttırabileceğini gösteren bazı çalışmalar da var.
Kahve çekirdekleri kavrulduğunda akrilamidin oluştuğu biliniyor. Kahve içindeki akrilamid miktarları oldukça değişken. Çözünür kahve 358 mcg/kg akrilamid içerir. Doğal kavrulmuş kahve ise, 179 mcg/kg'da en az miktarda akrilamid içerir. Ancak, ciddi anlamda sağlığı olumsuz etkileyecek düzeyde değildir.
Akrilamidin potansiyel olumsuz etkilerini azaltmak için kahve tercihinde elbette dikkatli olmak gerekiyor. Koyu kavrulmuş kahveleri tercih edin ve hazır kahve alternatiflerinden kaçının. Dünya Sağlık Örgütü günlük kafein alımını yaklaşık 300 mg ile sınırlıyor.
Ben de günlük kafein limiti açısından kahve miktarınızı 2-3 fincanla sınırlı tutmanızı öneriyorum.
FACEBOOK YORUMLAR