Elif Erken

Elif Erken

YAŞAMAK İÇİN, YAŞAT...
[email protected]

Kokulu Sakız

13 Eylül 2025 - 17:41

Hatırlar mısınız?

Eskiden büyüklerin ceplerinde mutlaka bir şeyler olurdu. Bozuk para, kokulu sakız, renkli akide şekerleri… Yolda gördükleri bir çocuğa uzatıp “Al bakalım” derlerdi. O küçücük ikram, o çocuğun dünyasında kocaman bir mutluluk olurdu. Çocuk sevindirmek, işte böyle küçük şeylerde gizliydi.

Ben kendimi bildim bileli, dedem her cuma namazı sonrası eve geldiğinde mavi takım elbisesinin ceketinin cebinden mutlaka renkli akide şekerleri ya da kokulu sakız çıkarırdı. O cebin içinde çocukluğumun en tatlı hatıraları saklıydı.

Dedem vefat ettikten sonra, hatıra olsun diye kapıda asılı kalan o mavi ceketi aldım. Cebini yokladığımda içinden bir kokulu sakız çıktı. İşte o an anladım; bazı kokular, bazı tatlar sadece damağımızda değil, kalbimizde de bir ömür saklanıyor...

Yıllar geçti… Biz büyüdük. Ama bazı şeyler hiç değişmiyor. Mesela Nurşen KARAYANIZ; Namı-ı diğer Bizim Kız'ın babası… Her cuma namazı sonrası eve geldiğinde cebinden kokulu sakız çıkarıp kızına veriyor. Nurşen o sakızı alırken, ben de telefon başında onları izlerken, ikimiz de çocukluğumuza gidiyoruz. Koca kadın halimizle hâlâ minicik bir sakıza sevinebiliyoruz. Çünkü bazen sakız, sadece sakız değildir; babanın sevgisidir, dedenin hatırasıdır, güvenin kokusudur, çocukluğun en saf hâlidir...

Buraya kadar anlattıklarımı aklınızda tutun. Çünkü biraz da tersini yaşadım. Bir gün okul bahçesinde eşimle birlikte oğlumuzu bekliyorduk. Elimi cebime attım, birkaç minik çikolata. Eşim gülümsedi

-Çocuklara ikram etsene, dedi
Ben ise tereddütle,
-Ya alerjileri varsa? Ya anneleri "Yabancılardan sakın birşey alma" diye tembih ettiyse? Hayır, vermemeliyim...dedim.

Ve işte burası benim asıl anlatmak istediğim nokta: Biz nasıl oldu da çocuk gördüğümüzde mutlaka yanımızda sakız ya da şeker taşıyan bir nesilden,  “Birisi sana bir şey verirse sakın alma” diye sıkı sıkı tembihleyen bir nesle dönüştük?

Değişen sadece zaman mı, yoksa biz mi?
Belki de kaybolan şey, ceplerimizdeki kokulu sakızlardan çok, birbirimize olan güvenimizdir.

Ve güvenin olmadığı yerde, çocukların yüzüne sakız tadında gülücükler kondurmak da zorlaşıyor.
Ama yine de ümitliyim. Çünkü dedemin cebinden çıkan sakız da, Nurşen’in babasının her cuma ikram ettiği sakız da bize şunu fısıldıyor: “Güzel olan şeyler, küçücük detaylarda saklıdır.”
Bir gün yine ceplerimiz kokulu sakızlarla dolsun dileğiyle…



 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum