Mehmet Kıyak

Mehmet Kıyak

[email protected]

TEMSİLDE KABİLİYET

14 Ekim 2023 - 11:36

Bu haftaki yazıma şeytan tüyü bulaştı.

Geçtiğimiz hafta ‘kim sorumlu?’ başlığın devamıydı. Emeğim boşa gitti. Gel şimdi yeni bir konuyu yeniden yaz.

Uzun zaman geçmesine rağmen sonunda sorumluyu buldum, Ahmet!
Bal gibi çocuk Ahmet. Tesadüf işte, Ahmet’e
-  “Ben sizi Sinan Bey sandım deyince”,
-  “Hala yapılmadı mı?”
Gülümsememi kesip ciddileşerek,
-“Aman sakın bir şey söyleme, makale yazdım onca emek,  yazım yayınlandıktan sonra, ister söyle istersen söyleme isterse görevini yapar isterse yapmasın.” dedim

İnsanlar bir araya gelince insanın yüzüne gülerken gülücüklerin içinde neyin ayırt edilebileceği zeka istiyor. Dedikodu; herkes kurtlarını dökerken hanımla bir türlü bildiğimiz halde maydanoz yaratıklar gibi olamadık. Daha dün, kurduğu cümle hanginizin canını acıtmaz.
-‘Koltuğa oturanlar insanımıza acı çektiriyor’ cümlesi seferberlik karmaşasında fazlasıyla uyum sağlıyor. Her gün sokağımı gözlem yapmadan işyerimi açmam. Nedeni arastaya on yıl önce takılan takların takır takır yok olması. Kanun tanımada bilinçli dorsesi yüksek kamyonların, sürücüleri uyaran elli liralık bir plakanın yoksunluğu.

Bu gün de bir gürültü koparken elim kalbime gitti. Dışarıya çıkıp baktığımda bilinçli gürültüydü. Gürültünün de bilinci mi olur muymuş? Olur, bir tek insanımızda eksik. Zımba gibi üç belediye emekçisi, üç dakika fazlasıyla yetmişti. İşlerini bitirir bitirmez arabalarına binip gittiler oyalanmadan. Oysa masanın başındaki günlerce oyalarken. Şimdi sokak nihayet aydınlığa kavuştu. Korkmadım da değil nargilecilerden, her hafta robinson crüz gemisinden gelen misafirler adına.

Yazılması gereken bir konu mu bu, insan utanıyor. ‘Devlet, yanmayan sokak lambalarına 24 saat içinde müdahale etmek zorundadır’ diye enerji bakanlığı yasa çıkarır işlemez. Nihayet
Sokak aydınlık içinde, bilinçsizlerin gözünde mum gibi eriyen insanların dışında sosyal hayatımızı yaşam dengemizi varlığıyla ışık saçan sevdalı insanlara ne demeli?

Gönüllere vicdanlara öylesi de var böylesi de…
Sakin bir an, sokağın başında gelişi dikkatimi çekmiş,  yanıma kadar gelip selam, hal hatır sordu. Hepsi iki dakika. Geriye dönüp geldiği yönden uzaklaşınca; Kendi kendime, ‘ben bu adamı yarın görmem lazım’ dedim ve gördüm.

-Sen dün ne yaptın, benim için geldiğini gittikten sonra anladım.
-Evet abi, senin için geldim sokak hayvanlarıyla ilgilendiğini biliyorum.
Belediyemizin sokak hayvanları için mama fabrikasının açılışına davet etmişti. Mustafa’ydı adı. Mustafa Kuru, sözcüklerle, tümcelerle, dizelerle anlatılmaz mutlu olmuştum.

insanların içine katılarak görev üstlenen keramet beklemediğimiz Mustafa Kuru gibi kamu temsilcileri devletimizin mimarlarıdır. Boş verin gizem yaratanları, yüz müz vermeyin…



FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum