GELECEĞİMİZ VE GÜVENCEMİZ

Seçim yaklaşıyor, uyducu kitleler şimdiden sevinç fırtınasının sarhoşluğunda. Uymuşlar imama, Allah ü Ekber. Oysa ülkemizi raydan çıkaran sonsuz süreç, serüven bitecek gibi değil.

Ekonomi, siyaset sanat, bir yana harabeye dönüşümün başında toplanmış toplumsal ilişkiler. Bitmek bilmeyen heyecan aksiyon macera gizem heyecan.  Sanki sanat eseri sergileniyor. Mevcut değişmeyen profillerin katkısı da cabası. İnsan ne oluyoruz demeden içimizdeki vicdan olup bitenden uzak.

Birkaç gün önce annesini, eşini sevgilisini bırakıp giden şehitlerimizi çoktan unuttuk.
Filistin boykotları, hilafet bayrak yumruklu tartışmaları, Arabistan’da iptal edilen Galatasaray Fenerbahçe maçı, balıklama dalınan tartışmalarla unutuldu.

Dün İstanbul’da bıçaklanan Fatih Camii İmamı, bakalım bugün ne olacak. İyi ki şu dünyada biz varız, hem de yerkürenin tam ortasında. Sabırsızlığın, tahammülsüzlüğün, nefretin tiradını yazıyoruz.

Kimin için, kimin savaşı, kimin yararına? Kıyıda köşede kalmayan hangisi ortadaki düşmanlığın yanında ortak kazanım. Birbirimizi anlamama, medenileştirme çabası, bir arada yaşamanın doğurduğu trajedinin sonucu her akşam televizyon haberlerinde ve sosyal medyada.

Düştüğümüz tuzaklar tarih boyunca izleniyordur, böyle muhabbet nerede bulunur. İçimizden ne oluyorsunuz diyen kimse çıkmaz yazarlar aydınlar ya birbirlerini ya hükümeti suçlarken, insanlar birbiriyle savaşıyor. Sadece 12 Eylül’de olgunlaşmasını beklediler. Şimdi olgunlaşacak meyve yok. Zaman değişti her şey çok renkli aç telefonunu geç televizyonun karşısına.

Atatürk’e dine etnisiteye, siyasete hiçbir şey bulamasak birbirimize takmışız kafayı. Sadece Ortadoğu’mu Güney Amerika’daki ülkeler Afrika Ortadoğu’dan çok mu farklı?

Edebiyat, roman, biyografik yapıtlar bilgi, birikimi, dil, bilgi beyin hakimiyetinin odak noktası okumaktan geçer, birbirimize insan gibi bakmayı öğrenmek zorundayız ülkemizin geleceği ve güvencesi için.