Son günler bir tarafa, son dakikada tartışılan konu nedir diye birbirimize sorduğumuzda çarpılırız. Hız kesmeden konunun biri geçiyor sorunun biri geliyor, bazen de iç içe giriyor. Bu ne zottirik dercesine sanki umutsuzluğun ve olumsuzluğun koşullarına bağlanmış belirsizlikler belki de bizden başkasına yakışmıyor.
Klavyenin başına geçmeden önce şöyle televizyon kanallarına göz attıktan sonra, konuşmaya can atanlar, kimi kanal İsrail’in uyguladığı vahşete karşı Filistin için SUMUD filosunu eylemini, şarkıcı Güllü’nün ölümü çoğu kanallarda İstanbul’un göbeğinde öldürülen tartışmalı isim konuşuluyor. Bazıları kızıyor,
-Devlet ne işe yarıyor,
-Görevini yapmayanlar gitsin.
Biri çıkıp görevini yapmayan cezasını çekmeden gitmemelidir diyebilse sürüsüne bereket.
Geçmişte aydınlarımız ve yazarlarımızın demokratikleşme ve özgürlüklerin geliştirilmesi konusunda verilen mücadelelerin bir arpa boyu ilerledikten sonra fos çıktığı günümüz Türkiyesini dünya görüyor. Televizyonda, mecliste, evde, sokakta orada burada işyerlerinde düşünceye fırsat vermeden konuşarak geliştiğimizi sanıyoruz.
İki ay sonra yeni yıla girecekken sene başında aracından inene ağır cezalar gelecek diye demeç verildikten sonra boşu boşuna bir yıl geçti. Bu arada da yurttaşlar,
-Ulan kim bana ceza yazacakmış göreyim,
dercesine suç işleyenlerin boyutu oranı arttıkça arttı.
Zaman gelip çattı, vekiller tatilden dönmüş şimdilik taslak hazır. Paralı liste ulusala ve yerel basında yer alırken paranın yarattığı karmaşıklık göze çarpıyor. Aracından saldırı amaçla inen suçlunun cezası 180 bin, sahte plakayla seyahat edene 280 bin. Oysa sene başında saldırı amaçlı aracından inene ağır ceza ve yaptırım yolda denmiş olmasına rağmen gerçeği sahte plakalı araçmış. Metnin başında dedik konular sorunlar iç içe.
kimsenin hayatının kararmaması için, hadi oynayalım desen bizimkilerin oyunundan anlamadığı beyzbol sopası, yumruk sayısı bıçak, kama, kılıç, balta, silah bulundurmayı da unutmadan ücretlendirilirse caydırıcılık denenebilir.
Parasız bir madde daha var, reşit olmayan 18 yaşından küçüklerin karar tasarrufu hakime verilmiş. 18 yaşından küçükler, polisimize el kaldıran alçaklar yasada hiç yok. Meclisin tatili bir yana vekillerin evlerine bile gitmemeleri gerekiyor. Yaptıkları yasalar bölük pörçük yamuk yumuk. Eğitimsizlikten kaynaklanan iyice kaymak bağlamış sorunlara karşı çıkarılan yasaların suçlunun canına okumalı.
Dedik ya sorunlar iç içe olumsuz koşullara koşarak gidiyoruz. Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre, 2025 dan sonra araçlarda iç dış kamera görüntü kayıt cihazı, imdat butonu zorunlu olacak. Trafikte kayıtlı 37 milyon 500 bin aracın olduğunu bugün içişleri bakanımız açıkladı. Araç başı sadece bir liralık madeni parayla 37 milyon 500 yüz bin lira yapıyor. İki lirayı siz hesaplayın.
Denizaltı uçak, uçak gemisi, İHA, SİHA, silah bumba yapan ülkemiz için kameralar kayıt cihazları çocuk oyuncağı olmalı yoksa gitti milyar dolarlar.
Kamera üretimine önem vermek Türkiye’nin bundan sonra kat kat fazlasıyla ihtiyacı var. Çünkü suç işlemeye eğilimli tipler her yerde. Gelişmiş ülkelerde sokaklarda gezen suçluları anında tanırken bizimkinin tanımasına gerek yok suçu ve suçluyu göstersin yeter.
Artık yanlış kararlara yanlış yatırımlara kimsenin tahammülü yok. Adaletin etrafında dolaşmak yerine kameranın etrafında dolaşmak adalet arayışında daha adil olabilir.
FACEBOOK YORUMLAR