KONUŞMANIN TÜRLERİ…

Ramazan Ayı’na girmeden birkaç gün önce, sabah kahvaltısında iştahım kaçmasın diye yemek masasına, televizyonun çaprazına otururum. Hanıma, sabah fırından aldığım sıcak ‘pideyi bitirelim, akşama bayatlıyor’ derken, televizyondan biri kahvaltımıza, sohbetimize ortak oldu.

‘Haberin ortasından yakalamalıyım ki ben pide yemem bayatlıyor’ demez mi? ‘Bizi mi dinliyor?’ dedim. Kundaktaki çocukları bile irite eden dinleme modası çoktan unutulmasına rağmen…

Televizyona hala bakmıyorum, içimden, ‘çıktı CHP’linin biri, şimdi de ‘oruç tutmayın’ demesini beklerken dayanamadım. Başımı şöyle televizyona çevirdim. Profil CHP’liye uymuyor. İsmini kaçırdım ama soyadını yakalamış olmalıyım. Midesitaşmış.

Bildim mi onu da bilemiyorum. Halk arasında yaygın bir deyim vardır, eskiden bütün bürokratların, bakanların ismini bilirmişiz. Bildik de ne yazdı. Değişen zamandı. Ahbaplar, çavuşlar yerli yerinde, halk yurttaşlık görevinde.

Zamanlardan gene, bizim zamanımızda telefon görüşmelerimizde, aradığın kişiyle konuşurken araya başka başka kişiler girerdi. Konuş konuşabilirsen.

‘Kardeşim sen kimsin?’
‘Sen kimsin çıksana aradan’
‘Sen çık görüyorsun telefonda konuşuyorum.’

Her şey değişti insanımız değişmedi. Günümüzde kablolu telefondaki konuşmalar 21. asrın kablosuz, dijital telefonların dışına taştı. Sanki bütün suç konuşmanın türlerini karıştırmakta.
Yoksa herkes konuşuyor.  Ama nasıl?

Beyinler, çekiçle örsün arasındaki metalin dövülüşü gibi birbirlerini döven canına okuyan, suçlayan bağnazlıkla taçlandırma yarışında.

Ramazan Ayındayız, bu mübarek Ay’da da insanımızın geleneksel konuşma türlerinin dışına çıkacağını sanmıyorum. Geçtiğimiz hafta Anadolu kar altındaydı, şimdi baharın ılık esintisini ciğerlerimize çekiyoruz ve zaman çok hızlı akıyor. Gereksiz gündemlerle hayatımızı renklendirdiğimizi sanıyoruz.

Ukrayna’daki pis savaş nereye evrilir zaman gösterecek. Pakistan Parlamentosu Pazar günü Başbakanın’ın görevden alınması için gensoru vermiş ve görevden alınmış. Nedeniyse İmran Han’ın Moskova ziyareti. Kazakistan’da darbe!

Dünya geleneksel üretimden çoktan vazgeçti, kazan kaynıyor, kalaylamaya bile fırsata yer verilmiyor, boş durmuyorlar. Biz de öyle. Bu gidişle birbirimizi denize dökmeyelim…