Geçmişte, büyüklerimiz kadehten bir yudum çekince söyleşinin dalgalarına kapılıp fırtınadan “Ne olacak bu memleketin hali” diyerek çıkardı. Toplum yararına toplumlar, güçlü ve etkili olamadığı için yürek yakamayan gerçekler sonunda kanıksanıyor. Tedavisi olmayan, çerçeveye hapsedilmiş uvertür, hastalığı manzaraya bakıyor.
Ben de karşımdaki çam ağaçlarının oluşturduğu manzaradayım. Kuruyan, kahveye çalan dalları kesince yeşile dönüşerek canlanmış, dallanıp budaklanmıştı. İşe yaramıştı, yoksa ne anlar peyzaj mimarlığından çam ağacının karşısındaki kalaycı.
Memleketin halleri birbirine benzeme yarışında. Yerkürenin tam ortasında tartışmaların çağdaş mimarlarıyla, boşlukta bir ülke. Kimin işine yarıyor belli değil, biri kesiyor birileri buduyor. Her gün dallı budaklı tartışma mı olur? Bizimkisi, hesapsız kasap elinde kalır masat.
Son günlerde medyaya, sokak köpeklerini uyutma sözcüğü düşünce 21. Yüzyıl, birden 12. Yüzyıla dönüşüvermiş. Oturanların dışında toplumun çoğunluğu ayakta!
Anlaşılan ekonomik kriz bizi etkilediği gibi, kararı verenleri de etkilemiş. Besinlerin iyisini alamadıkları için oksitosin hormonundan yoksun kaldıkları ortada.
Devlet ülkenin taşına toprağına çöpüne çaputuna, canlısına cansızına ölüsüne dirisine bütün canlılarına sahip çıkar. Hangi kanundan haberdar oluyoruz, yarın hangi sözcük kanun diye önümüze konulacak... Öbür gün, ya altı ay sonra. Merhametten uzak çözümlerin günahını Allah ateistlerden sormaz. Başıboş saldırgan dertler, başıboş sokak hayvanlarını saldırganlığa mahkum ederken, insanlara F tipinden Z tipine, yarı açıktan yanı açığa, kırmızı odadan pembe odasına.
İşe yarıyor mu? Hayvanları ölüme mahkum etmek ne kadar işe yarayacak? Saldırgan diye nitelenen sokak köpeğini azılı bir suçluyla aynı koğuşa konulsa belki de insan 262. suçunu işlemeyecek. Belki de empati, kurulan ilişki ve kopması imkansız duygularla hayata merhaba diyecek.
Bizde hükümetler sorunlar karşısında bekler, olgunlaştıktan sonra, bi sağdan bi soldan. Nerdeyse çeyrek asırlık AK Parti iktidarının yaptığı yasalarla toplum karmaşa içinde. Kimin belinden palaska kimin cebinden çivi kimin sırtından döner kılıcı çıkacak belli değil. Tedirginlik enflasyon üstü.
İnfaz yasası, denetimli serbestlik, şartlı tahliye bunlar ne?
Şartlı tahliye yerine sokak hayvanlarının şartlı sahiplenme yasası daha çok işe yarayacak!
Toplum nefes aldığında öldürmek istediğimiz hayvanları bağrımıza basarız. Sokak hayvanlarıyla beraber, sokak hayvanları, mahkumları ıslah eder mi? Deneyin, Nasıl olsa her şey deneniyor.
Dünyadaki uygulamalarla ne işiniz var, onlar sorunlarını çözer biz bakarız, şimdi sokak hayvanlarını şartlı sahiplendirmeyle dünya bize baksın. Sokak hayvanlarına dokunmayın. Sığınacakları sadece Allahları var.
İnsanların günlük işledikleri suç oranı hayvanların sayısından daha fazla, onlar bizim kadar suç işlemiyorlar.
Trafikteki suçlar fazlasıyla yeterli. Bu gidiş tutarsa sokakta hayvan bile bulamayız.
Kanunların durduramadığı insanımızın içindeki canavarı şartlı sahiplendirmeyle öldürmek istediğimiz hayvanlar durduracak…
FACEBOOK YORUMLAR