Yetmedi mi Tiyatrolar?

Çirkin kargaşalarımız gazete manşetlerinden inmiyor. Yeraltında birbirine sürtünen plakalar, yer üstünde Anadolu insanı. Medeniyetin beşiği uygarlık yerine barbarlığa ev sahipliği yapıyor.  Dilimize Anadolu adı verilmeden önce Romalılar güneşin doğduğu yer anlamında Anatolia demişler. Bu gidişle bırak güneşi perdeyi bile aralamamak kaçınılmaz.

Yerine ne zaman oturacağı bilinmez yeniliğe doğru bir gidişin içindeyiz.

Bilge bir Atasözü:
Yeni toplumlar beraberinde yeni şarkılar getirir, kuşaklar değişiyor, yenileniyor. Beraberinde de yeni kavramlar yeni arzular, yeni talepler getiriyor.

Bilge bizden biri değil ama tam bize göre. Yeni şarkılardan da şarkıcılardan da hiçbir şey anlamıyorum. En son şarkıcı lvbel Süleyman c 5 tutuklanmış. Bombacı mıdır nedir belirsiz. Tutuklanmasının nedeni bombadan değil, uyuşturucuya özendirmektenmiş.
Kuşaklar tamamen değişti Z’ye kadar geldik, sonrası meçhul. Yeni kavramlar arzuları, siyasetimiz, sokaklarımız belirliyor.

Coğrafyamızda fasa fiso işlerle zaman akıp gidiyor.

Her yerden birbirini dinamitleyen düşünceden uzak ve yoksun, incir çekirdeğini doldurmayan senaryolar fışkırırken, insan gerçekçi hikayelerden zambaklara gidiveriyor.

Yüz yıl önce Moskova’daki devlet tiyatrosunun devasa taş gövdesi yapılırken yere kalın kazıklar çakılmış, kazıkların üstüne meşe kiriş, onun üstüne de kalın taş duvar.

Yapıldığı yıllarda teknoloji yeterli görülmüş olmalı, zaman akıp geçince ağaç kirişler çürümüş, duvardaki çatlaklar çatıya kadar ulaşmış. Mühendisler karar alıp binayı yıkmadan, köşelerden başlayarak tüm temel yenilenmiş. Bugün hala ayakta duran devlet tiyatrosunun dev binası yeni sağlam temel üzerinde yenilenirken bizimkiler geliyor insanın aklına.

Ülkemizin üstünde tezgahtan alınıp tekrarlanarak sunulan bir türlü bitmeyen tiyatral oyunlar ve temelden gelen kargaşa!

Pürmelal halimizi düşünenler ne zaman çıkacak?