Serkan Gürkan

Serkan Gürkan

TÜRK OBASI
[email protected]

Atatürk'ü Doğru Anlamak Üzerine: Harf İnkılabı

26 Mart 2022 - 17:59

Tamamen Türk milletine ait olan Türk dili Türkçe üzerine anlatım yapmaya çalışacağız.

Osmanlıca; Türkçe, Farsça, Arapça kelimelerden oluşan yaygın olarak sarayda kullanılan bir yazım dilidir. Osmanlı halkı olan Türkler Türkçe, Araplar Arapça, Arnavutlar Arnavutça, Boşnaklar Boşnakça, Yunanlar Yunanca ve diğer uluslar kendi dillerini özgürce konuşarak milli benliklerini korumaktaydılar.

Çok uluslu bir devlet olan Osmanlı’ya ihanet ederek yıkılmasına sebep olan gayri Türk tüm uluslar kendi kaderlerini çizince Türkçe konuşan halktan başkası kalmamıştı. Tek uluslu üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulduğunda Türkçe konuşan bir halktan başkası kalmadığı için Türkçe’nin resmi dili olarak belirlenip geliştirilmesi ihtiyacı hasıl olmuştur.

Osmanlı devrinde de Türk halkı Türkçe konuşuyor fakat Türkçe yazamıyor Osmanlıca gibi üç farklı dil karışımı olan bir saray yazı dilini anlayamıyordu. Mustafa Kemal Atatürk bu konuda şunları söylemiştir; ‘’Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifadeye kabiliyeti vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek lazımdır. Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir.’’

Harf İnkılabı Yapıldıktan Sonra Ortaya Konulan Veriler

1876'dan 1928 yılına kadar elli iki yıllık dönemde yaklaşık 27.000 kitap basılmışken, 1928– 1938 yılları arasındaki on yıllık dönemde 15.244 kitap yeni harflerle basılmıştır. Yeni harflere geçildikten sonra basılan kitap sayısı yıllık ortalama olarak 1524 olmuştur. Yani yıllık basılan kitap sayısı yaklaşık 3 katı artış yaşanmıştır.

1 Ocak 1929'da açılan Millet Mekteplerine kadın, erkek, genç yaşlı demeden herkes katılmıştı. İllerde ve ilçelerde Millet Mektepleri davullarla zurnalarla açılıyordu. Öğretmen okuma yazma ve yeni Türk harfleri konusunda bir konuşma yapıyor, ardından Atatürk'ün Türk harfleri konusundaki yaptığı konuşma plağı dinletiliyor, ardından derslere başlanıyordu.

 Yeni Türk harflerini bilmeyen, okula veya memuriyete devam etmeyen 16–40 yaş arasındaki her Türk vatandaşı bulunduğu yerdeki Millet Mektebine devam etmeye zorunlu kılınmıştı. Eski yazıyı bilenler iki aylık öğretimden geçiriliyor, bilmeyenler için de ayrı bir programla dört aylık öğretim uygulanıyordu.

Kursların sonunda başarılı olanlara diploma veriliyordu. İlk basamakta açılan 20.489 Millet Mektebine bir ay içinde 856.000 kişi kaydolmuştu. Beş yılın sonunda 2.305.924 kişi Millet Mekteplerinden mezun olmuştur. Bu kadar kısa sürede böyle bir devrimin gerçekleşmesinde; yeni alfabenin Türkçenin seslerini karşılamaya uygun olması yanında Atatürk'ün bu konuda kararlı oluşu ve azmi de etkendi. Yazı devriminden sonra toplumda okuryazar oranı hızla artmış, okuma oranı 1923'te %5 iken 15 yıl içerisinde %80'e ulaşmıştır. Bugün en fazla 3 aylık bir dönemde okumayı söken çocuklar varken, eski alfabe ile bu süre 5–6 yıllık bir eğitimi gerektiriyordu.

Yüksek eğitimden geçmiş bir Osmanlı çocuğunun yazım yanlışları yapmaması az görülen bir durumdu. İmlası düzgün olanlar toplum içinde yarı bilgin kabul edilirdi. Osmanlı döneminde yaşayan ünlü yazarlardan kimilerinin daha sonra kendi yazdıkları Arapça ve Farsça sözcükleri okuyamadıkları söylenir. Devamı haftaya…

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum