Serkan Gürkan

Serkan Gürkan

TÜRK OBASI
[email protected]

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE TÜRK DÜNYASI

29 Ocak 2022 - 16:54 - Güncelleme: 29 Ocak 2022 - 16:59

Mustafa Kemal Atatürk’ün ihmal edilen çok önemli bir özelliği de O’nun Türklük ve Türk Dünyası üzerindeki idealist düşünceleridir. Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk’e ithafen inkılâp tarihi derslerinde şöyle bir ifade kullanır: ‘‘Şu kadarını belirtmeliyim ki, her şeyden evvel bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum, böyle öleceğim. Türk birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım.’’ Atatürk’ün bu ifadelerinden anlaşılacağı gibi Türklük ile ne kadar iftihar ettiği ve onun ne büyük bir Türk Milliyetçisi olduğunu anlayabiliriz.
Türk Dünyası hakkında ne düşünüp hissettiğini uzunca ele almaya lüzum yoktur. O’nun birkaç sözünü ifade edecek olursak.

‘‘Benim hayatta yegane fahrim ve servetim Türklükten başka bir şey değildir.’’
‘‘Bir gün tüm Türk Devletleri ile Çin Seddinde buluşacağız.’’
‘‘Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyyen Türk olarak yaşayacaktır.’’

Atatürk, Türk Milletine daima güven duymuş ve tarihine hayran olmuş bir insandı. Hiçbir zaman hayale kapılmayan, meseleleri gerçekçi yaklaşımlarla çözmeye çalışan ve ne zaman hareket edileceğini, ne zaman durulacağını çok iyi bilen Atatürk'ün, Türklük ve Türk dünyası ile ilgili şu aşağıdaki açıklaması ise; O'nun Türk birliğinin bir gün gerçekleşeceği ne olan inancının bir göstergesidir:

Başka bir konuşmasında da Rusya’da yaşayan Türklere ilişkin çözümü dile getirmiştir;
"Bugün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya- Macaristan gibi parçalanabilir. Ufalanabilir. Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yani o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır?

Manevi köprülerini sağlam tutarak. Dil bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Dış Türklerin bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli.’’

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum