GÜÇLENDİRİLMİŞ GENÇLİK (2)

Ülkemizde son birkaç yıla kadar Dernek adıyla kurulan ve bulundukları yerel çevrede genel olarak hayırseverlik faaliyetleri gerçekleştiren birey tabanlı birliktelikler Avrupa Birliği süreciyle birlikte Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) adını almıştır.

Sivil Toplum Örgütlerinin kanunla belirlenmiş ve tüzüklerinde yazılmış olan amaçlarına uygun faaliyetler düzenlemesi güçlü kurumsal ve gelişmiş insan kaynağına sahip olmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda, eğitimli, teknolojik ve bilimsel imkanları kullanabilen gönüllülerin, STÖ’lerde görev alması fevkalade önemlidir. Genellikle, gençlerin, engellilerin, ekonomik ve eğitim imkanları yetersiz olan ev kadınlarının ekonomik ve sosyal hayata daha fazla katılımını amaçlayan faaliyetleri gerçekleştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütlerinin proje döngüsünü oluşturabilen, belirli zaman içinde sonuçlanması planlanan ve doğru bütçelenmiş projeleri hayata geçirmesi beklenmektedir.

Sivil Toplum Örgütlerinin faaliyetlerini sürdürebilmesi ve beklenen toplumsal etkiyi yaratabilmesi için kişisel, profesyonel ve sosyal becerileri gelişmiş gençlere sahip olması gerekmektedir. Esasen, toplam nüfusumuzun %15,6’sını oluşturan gençlerin, STÖ’lerinin düzenleyecekleri informal öğrenme faaliyetleriyle, proje yazılımı, sosyal medya araçlarının kullanımı, yabancı dil öğrenimi, girişimcilik, liderlik, takım çalışması, iletişim vb. becerileri geliştirmeleri mümkündür.

Son birkaç yıldır tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de giderek daha fazla hissedilen ekonomik ve sosyal sorunların etkisini azaltmak için gençlerimize güvendiğimizi onlara hissettirmeliyiz. Bu bağlamda, sivil toplum örgütlerine çok önemli görevler düşmektedir. Özellikle, 15-24 yaşları arasındaki gençlerin kendine güven, iletişim, girişimcilik becerilerini geliştirecek, toplumsal fayda üretecek gönüllülük ve dayanışma faaliyetlerinde sorumluluk alması, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkı sağlayacaktır.