NEDEN İNGİLİZCE KONUŞAMIYORUZ!

Vikipedi, dili veya lisanı ‘İnsanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan doğal bir araç’ olarak tanımlamaktadır. Türk Dil Kurumu ana dili, çocuğun ailesinden ve içinde yaşadığı topluluktan edindiği dil, yabancı dili ise, anadilin dışında öğrenilen dil olarak açıklamaktadır. Ana dil ve yabancı dil öğrenimi arasındaki en önemli fark, ana dilin bilinçsizce yani doğal ortam içinde farkında olmadan öğrenilmesidir.

Küreselleşme ile fevkalade hızla artan uluslararası ilişkiler, dünyadaki her insanın çok daha hızlı ve farklı ortamlarda bir araya gelmesine imkan sağlamaktadır. Bu bağlamda, ülkeler arası ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin gelişmesi hepimize turizm faaliyeti başta olmak üzere bir çok konuda ve belirli amaçlarla genç, yaşlı farklı kültürlerden insanların tanışmalarına imkan vermektedir. Farklı dilleri konuşan insanların birbirleri ile tanışmaları, arkadaşlık, dostluk, ticari işbirliği vb. ilişkilerin kurulması için gereken en önemli araç aynı dilde konuşmaktır. Aynı dilde konuşmak, uluslararası ortak dil olarak kabul edilen lisanın kullanılması ile mümkün olmaktadır. Dünyada ortak iletişim dili olarak kabul edilen yabancı dil, İngilizce’dir.

Ülkemizde, yabancı dil olarak İngilizce’nin öğretilmesinde ve öğrenilmesinde yeterince başarılı olduğumuz söylenemez. Bu konuda hemen hemen toplumdaki herkes aynı görüşü paylaşmaktadır. 29 yıldır görev yapan bir İngilizce eğitmeni olarak edindiğim tecrübeler ışığında şahsımın kamuoyu ile paylaşabilecek görüşe sahip olduğumu düşünmekteyim.

Görüşüme göre, ülkemizde dil öğretimi, iletişim aracı olarak değil, özellikle Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda Türkçe, matematik,fizik, kimya gibi bir ders olarak öğretilmektedir. Dil öğretimindeki diğer bir sorunda, özellikle ilkokulda İngilizce’nin not temelli öğretilmesidir.

Bu olumsuz durum, küçük yaşta çocuklarımızın motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. İngilizce derslerinde, konuşurken, yazarken hata yaparım veya sınavlarda başarısız olurum düşüncesinde olan çocuklarımız erken yaşta öğrenim fırsatını olumsuza çevirmektedir.

Sonuç olarak, yaparak ve yaşayarak kısaca informal öğrenim metodları ile desteklenen yabancı dil öğretimi, ülkemizdeki yabancı dil (İngilizce) öğrenme sorununu ortadan kaldıracaktır. Resmi otorite olan Milli Eğitim Bakanlığı dışında yerel yönetimler ve gönüllü olarak faaliyetlerini sürdüren sivil toplum kuruluşlarının informal öğrenim metodları ile iletişim temelli yabancı dil öğretimi, özellikle gençlerimizin kişisel ve profesyonel gelişimine fevkalade katkı sağlayacaktır.